DEVLET BAKANI BAĞIŞ, İZMİR'DE TEMASLARDA BULUNDU
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AK Parti İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Taha Aksoy ve İzmir Milletvekili Mehmet Tekelioğlu ile gazete ve televizyonların İzmir'deki yöneticileri ve muhabirleriyle kahvaltıda bir araya geldi.
Egemen Bağış, göreve geldiği günden bu yana, "AB'nin Türkiye'deki tüm kesimler için ortak payda ve bu kuşağın değil, bir sonraki kuşağın, çocukların projesi" olduğunu söylediğini kaydetti.
Göreve geldikten sonra iki muhalefet partisi de dahil olmak üzere tüm yetkililerle görüşmeler yaptığını, bir muhalefet partisinin de kendisine randevu vermesini beklediğini ifade eden Bağış, Cumhurbaşkanından, en küçük partiye kadar tüm kesimlerden AB konusunda destek aldığını belirtti.
AB üyeliği konusunda son derece umutlu olduğunu, AB'ye üye olan diğer ülkelere bakılarak, Türkiye'nin süreç sonrasındaki durumunun çok daha müreffeh hale geleceğinin söylenebileceğini bildiren Bağış, şöyle devam etti:
"Üyelik konusundaki karar, süreç sonunda verilecek. Tam üyelik dışında bir alternatifi kabul etmeyiz. Bu aşamada ya üye olunacak ya da olunmayacak. Ayrıcalıklı ortaklık gibi bir yaklaşımı kabul etmeyeceğimizi net bir şekilde ifade ettik. Müzakereleri bitirdiğimiz gün, Bulgaristan ve Malta gibi, birtakım ufak tefek eksikliklere rağmen üye olabiliriz."
Başka hiçbir AB üyesi ülkenin 50 yıllık adaylık süreci geçirmediğini, iktidara geldikleri dönemde 43 yılın tamamlandığını aktaran Bağış, "Bundan sonra bu kadar uzatmayacağız" dedi.
Türkiye'deki demokratik gelişime de değinen Bağış, Nazım Hikmet'in "Türk vatandaşlığına iade edilmesi" konusunda, Türkiye'de hiçbir olumsuz tepkinin görülmediğini belirtti. Bağış, 50 yıl önce bir başbakanın asıldığı, 30 yıl önce kitapların yasaklandığı ve 10 yıl önce bir belediye başkanının şiir okuduğu için hapse atıldığı ülke olarak, Türkiye'nin demokraside hızlı adımlar attığını, iyi yolda ilerlediğini ifade etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'ta verdiği tepkiye de değinen Bağış, Başbakan Erdoğan'ın cesaretli bir tavır göstererek, dünya vicdanının sesi olduğunu, herhangi bir ülkeyi, dini, milleti hedef almadığını, çocuklara yönelik saldırıları eleştirdiğini belirtti.
Başbakan Erdoğan'ın göreve geldiği günden bu yana dünyada kanayan tüm yaralara merhem olmak için çaba gösterdiğini, sadece Gazze değil değişik coğrafyalarda doğal felaketlerle mücadele veya siyasi anlaşmazlıklarda barış ortamının sağlanması konularında etkin rol aldığını kaydeden Bağış, Türkiye'nin "kesinlikle Avrupa ülkesi olduğunu" ancak aynı zamanda Asya, Orta Doğu, Karadeniz, Kafkas ve Balkan ülkesi olduğunu, bu özelliğiyle diğer ülkelerden farklılık gösterdiğini ifade etti.
Türkiye'nin Avrupa'dan koptuğunu iddia eden "sözde aydınların sözlerine rağmen" eski Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın dış politika danışmanlığını yapmış Paris Milletvekili Pierre Lellouch'un "Türkiye'nin tam tersine Avrupa'ya yaklaştığı" yönündeki değerlendirmesine katıldığını belirten Egemen Bağış, şöyle konuştu:
"Türkiye Orta Doğu'da, dünyanın kritik meselelerinde ne kadar daha etkili olursa AB için o kadar daha kıymetli, o kadar daha vazgeçilmez olacaktır. Türkiye'nin kendi bölgesinde ağırlığının olması Avrupa'daki gücünü zayıflatmaz, tam aksine güçlendirir. Bu bölgelerde huzur, barış olacaksa AB de bundan faydalanacaktır. Bunu sağlayabilecek ülke Türkiye olursa Türkiye'nin de kıymetini bileceklerdir."
AK Parti İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Adayı Taha Aksoy ile önceki dönemde birlikte çalışma fırsatı yakaladığını da anlatan Bağış, "Kendisini çok iyi tanıyorum. İzmir için muazzam bir belediye başkanı olacağına inanıyorum ve Aksoy'a destek veriyorum" diye konuştu.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İzmir programı kapsamında İzmir Valisi Cahit Kıraç'ı da makamında ziyaret etti. Bağış, "İzmir, AB müzakerelerini yürüttüğümüz sürede belki de benim için en önemli vitrin şehirlerden biri olacak. Avrupalı muadillerimi getirip İzmir'de, Türkiye'nin nasıl güzel bir ülke olduğunu göstermek açısından, kent çok önemli bir mevki olacak diye düşünüyorum" dedi.
İzmir programı kapsamında Türk Amerikan İş adamları Derneği (TABA) tarafından düzenlenen "Türk Amerikan İlişkilerinde Yeni Dönem" konulu konferansa katılan Bağış, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin komşularıyla ilişkilerde 2002 öncesi dönemden bu yana önemli farklılıklar yaşandığını, o dönemde tüm komşularıyla kötü geçinen bir ülke konumundan, hiçbir komşusuyla sorunu olmayan bir ülke durumuna gelindiğini kaydetti.
Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin gözü kapalı bir ittifaka dayalı olmadığını, karşılıklı çıkarlar üzerinden yürüdüğünü belirten Egemen Bağış, Türkiye'nin "çantada keklik bir müttefik olmadığını" da vurguladı ve konuşmasına şöyle devam etti:
"Bugün Washington'da tartışılan 20 tane konu varsa, Brüksel'de, Londra'da, Pekin'de olduğu gibi, Türkiye en az 15'inde aktör ülkelerden bir tanesidir. Türkiyesiz tartışılan bu konularda çözüm imkanı yoktur. Onun için Türkiye, ABD için kritik ve elzem bir ülkedir, ABD de Türkiye için.
Karşılıklı çıkarlarımız içinde birlikte yaklaştığımız birçok nokta vardır. NATO bunların başlıcasıdır. Türkiye'nin NATO üyeliğini tartışmaya açan birtakım çevreler olabilir. Ama Genelkurmay Başkanlığımızın geçen cuma günü yaptığı açıklamada dile getirdiği gibi, çok kritik bir ilişkidir ve Türkiye'nin en önemli ortaklıklarından bir tanesidir. Türkiye'nin NATO üyeliği kapsamında atmış olduğu çok önemli adımlar vardır. Türkiye'nin kendi bölgesinde bir güç olmasının arkasında demokratik, sosyal, hukuk devleti olmasının getirdiği NATO üyesi olma özelliği vardır. Bu özelliğimizi, zenginliğimizi hiçbir zaman kaybetmemiz gerekmektedir."
Kıbrıs sorunu konusunda da Türkiye'nin ABD'nin desteğini gördüğünü belirten Bağış, Annan Planı'nın oylanması sonrası Ercan Havaalanı'na inen heyetin ABD kongre üyelerinden oluştuğunu, bu ziyaret sonrası diğer ülkelerden de ziyaretlerin başladığını ifade etti.
PKK'yı ilk terör örgütü ilan eden ABD'nin, Avrupalı müttefiklerin bu konudaki bakışını değiştirme konusunda etkili role sahip olduğunu belirten Egemen Bağış, Türkiye-ABD arası ilişkilerde, 1 Mart tezkeresi sonrası ortaya çıkan yavaşlamanın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, dönemin ABD Başkanı Bush'a, Türkiye'deki tüm kesimlerin tek yumruk olduğu mesajını vermesiyle aşıldığını, o dönemde başlayan istihbarat paylaşımları sayesinde terörle mücadelede önemli mesafe katedildiğini söyledi.