GAZİOSMANPAŞA TEŞKİLATININ DIŞ POLİTİKA EĞİTİM SEMİNERİ
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Egemen Bağış, Türkiye'nin 47 yıl aradan sonra BM Güvenlik Konseyi'nde temsil edilmesinin, dış itibarının zirve yapması anlamına geldiğini kaydetti.
AK Parti Gaziosmanpaşa İlçe Başkanlığınca düzenlenen eğitim toplantısında konuşan Bağış, partisinin dış politikası hakkında bilgi verdi.
Türkiye'nin dün BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğini, demokratik bir seçim sonrası kazandığını belirten Bağış, şöyle konuştu:
'Türkiye'nin 47 yıl aradan sonra BM Güvenlik Konseyi'nde temsil edilmesi, dış itibarının artık zirve yapması anlamına gelmektedir. Bu herhangi iki ülke arasında çıkacak en ufak tartışmada, çatışmada ya da birden fazla ülke arasında çıkacak kavgada, çatışmada olaya ilk müdahale edecek BM Güvenlik Konseyi'nde artık Türkiye bir seyirci değil, alınan kararları uygulayan ülke değil, kararları veren, kararların oluşmasına şekil veren ülkelerden biri olacaktır. Bu durup dururken olsaydı Türkiye 47 yıl beklemezdi. Düşünün Türkiye 47 yıl boyunca Güvenlik Konseyi üyeliğine aday olma cesaretini bile gösterememiş.'
Türkiye'nin son 6 yılda, önceki iktidarlar döneminde olduğu gibi 'başını kuma gömmediğini', 'bana ne' demediğini, dünyanın kanayan yaralarına merhem olduğunu ifade eden Bağış, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği için oy kullanan 192 ülkeden 151'inin oyunu birinci turda alarak seçildiğini anlattı.
Bağış, Türkiye'nin 2009-2010 yıllarında görev yapacağını belirterek, şunları kaydetti:
'Dünyada çıkabilecek her türlü tedirginlik ortamında, çatışmada, savaşta Güvenlik Konseyi olaya el koyacak, sorun yaşayan ülkelere karşı yaptırıma karar verecek, ekonomik ambargolara, siyasi yaptırımlara, asker sevkıyatına karar verecek. Eskiden Türkiye bu kararlara uymak zorunda olan bir ülkeydi, şimdi Türkiye diğer ülkeler adına bu kararları belirleyen ülkeler arasında yer alacak. Bu ne demektir? 151 ülkenin Türkiye'nin özgürlüğüne, dış politikadaki güvenilirliğine, objektifliğine olan güvencesini ortaya koymak demektir. Bu, Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada oynadığı ara buluculuk rolünün takdir edildiğini ortaya koymaktadır, ortaya konulan siyasi iradenin alkışlandığı anlamına gelmektedir.'
Muhalefet partilerinden, 'hak ettikleri tebriği yapmaları konusunda beklenti içinde olmadıklarını' söyleyen Bağış, 'Onlar bir tek eleştirmeyi, bozgunculuğu bilir, insanları ürkütmeyi, insanların kalbine korku vermeyi bilir. Bizse umut ve sevgi veririz' dedi.
AB POLİTİKALARI
Bağış, Türkiye'nin AB politikalarına da değindiği konuşmasında, AB'nin Türkiye için 1963'ten itibaren bir rüya olduğunu, AK Parti'nin bunu gerçeğe çevirdiğini anlattı. Partisinin iktidara gelmesinin ardından müzakere sürecinin başladığını ifade eden Bağış, 'Geçmişteki siyasi iktidarlar 40 yıl havanda su dövmüşler. Müzakere süreci uzun ama biz öncekiler gibi sürüncemede bırakmayacağız' diye konuştu.
AB'yi, 'Türkiye'nin diyetisyeni' olarak gördüğünü belirten Bağış, AB'nin diyet listesi olarak nitelendirdiği Kopenhag ve Maastricht kriterlerini uygulayarak Türkiye'yi daha sağlıklı, modern, çağdaş hale getireceklerini anlattı.
Bağış, müzakereye başlayıp da bitiremeyen ülke bulunmadığını ifade ederek, 'Müzakereler sonunda ya Malta ve Çek Cumhuriyeti gibi hemen üye olabiliriz ya İngiltere gibi Fransa'nın vetosu sonrası üye olabiliriz ya da Norveç gibi müzakereleri bitirip, 'Biz üye olmak istemiyoruz' diyebiliriz' dedi.