ENERJİ VE TÜRK KAHVESİ
Türkiye'nin, kendi bölgesindeki "enerji merkezi" olma arzusu, sadece hükümetin küresel enerji piyasasında rol oynamaya yönelik olan talebi değil, ayrıca Türkiye'nin jeo-politik konumunun ve bölgesindeki siyasi gelişmelerin bir sonucudur. Sadık bir NATO müttefiki olan Türkiye, Trans-Atlantik güvenliği bakımından ayrıca Batı'nın doğru seçeneğidir. Bu gerçeği daha net bir şekilde kavrayabilmek için bölgedeki enerji üreticileriyle enerji tüketicilerini incelemek gerekir.
Anahtar bir bölgede, Kafkaslarda, yoğun bir güç mücadelesi gözlemlemekteyiz. Azerbaycan ve Gürcistan, ABD ile Rusya arasında sıkışmış durumdadır. On sene önce zaten önemli olan oranın enerji kaynaklarını batı piyasalarına ulaştırması, bugün daha da önemli bir hale gelmiştir. BTC boru hattı bir cankurtaran halatı kadar hayati önem taşımaktadır. Bununla birlikte, günümüzde hakim olan jeopolitik çerçevesinde Kafkasların Batı taraftarı tutumu tek bir boru hattıyla güvence altına alınamaz. Bölgenin Türkiye ile, dolayısıyla Batı ile de, daha fazla fiziksel, ekonomik ve kurumsal bağlara ihtiyacı vardır.
Enerji tedarik güvenliği, Trans-Atlantik ortaklar için kritiktir. Son gelişmeler enerji piyasalarının hassasiyetini ve müdahaleye açık oluşunu bir daha ortaya koymuştur. Taşıma yollarının ve tedarik kaynaklarının çeşitlendirilmesinin gerekliliği daha da çok önem kazanmıştır. Birden fazla petrol ve doğalgaz boru hatları, enerji terminalleri ve benzer altyapılar inşa ederek Türkiye, küresel enerji tedarik güvenliğinin artırılmasına katkıda bulunmakta önemli bir rol oynayabilir ve hatta oynayacaktır da. Bu bağlamda Türkiye'nin öncelikli hedefi, bir enerji koridoru, bir enerji merkezi ve bir toptan tedarikçi olmaktır.
BTC, boru hattının Kazakistan'a uzatılmasıyla taçlandırılmalıdır. Azerbaycan ve Kazakistan, müzakerelerini sonuçlandırmaya ve anlaşmayı bir an önce imzalamaya teşvik edilmelidir. Yolların ve kaynakların çeşitlendirilmesine katkıda bulunacağına göre, Trans-Hazar Doğalgaz Projesi acil bir meseledir.
Türkiye'nin gerçekleştireceği başka bir proje, yıllık 60 milyon ton çoğunlukla Kazak ve Rus petrollerini Karadeniz'den Akdeniz'e taşıyacak olan Samsun-Ceyhan by-pass petrol borusudur. Yüzlerce tankerin her gün Boğaziçi'nden geçtiğine göre, felaket tehdidi, sırf güvenlik ve doğal çevre bakımlarından dikkate alınması gereken derecede önem taşımaktadır.
Türkiye, doğalgazın gerek güvenli gerekse yenilenebilir şekilde taşınması için projeler geliştirmekte da faaliyet göstermiştir. Yıllık 16 bcm. taşıma kapasitesi özelliğine sahip olacak Bakü-Tiflis-Erzurum (BTE) doğalgaz boru hattı projesi, 2006 yılının sonuna kadar devreye girecektir. Arap Doğalgaz Boru Hattı adında olan bir başka taşıma projesinin de 2008 yılında devreye girmesi beklenmektedir.
Ayrıca, çeşitli coğrafyalardan çıkan doğalgazın Türk ulusal şebekesi üzerinden Avrupa'ya taşınması amacıyla geliştirilmiş olan Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi ve Türk-Yunan-İtalyan Aktarma Projesi gibi özellikli taşıma projelerini Türkiye Avrupa için geliştirmektedir.
Taşıma yollarının ve enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesinin Avrupa için sağlanması itibarıyla olağanüstü önem taşıyan ve acil hareket isteyen bir mesele, Trans-Hazar Doğalgaz Projesi'dir. Bitirilmemesi durumunda Doğu-Batı Enerji Koridoru'nun tamamlanamayacağı bu projenin gerçekleşmesi, Türkiye için büyük önem taşımaktadır.
Türkiye, Irak'ın ekseriyetle Kuzey Irak'ta bulunan doğalgaz rezervlerinin geliştirilmesine de ilgi duymuştur. Türkiye'nin irtifak hakkından yararlanarak Kerkük-Ceyhan petrol boru hattına paralel olacak şekilde inşa edilebilecek bir boru hattı üzerinden Türk ulusal şebekesine Irak doğalgazı kolaylıkla bağlanabilir.
Rusların Kafkasya'da sert bir politika izlemesi durumunda bölgesel endişeler yaşanacaktır. ABD'nin, Kafkasya ve Orta Asya'daki müttefiklerini, kendi güçlerinin ve katkılarının bu bölgede bulunuşunun istikrarla ve zenginliğe yarayacağına daha ikna edici olması gerekmektedir.
Kafkaslar ayrıca Avrupa Birliği için kilit bir enerji kenarıdır. Türkiye AB'ye girince Kafkaslar AB'nin kenarı olacaktır. Karşılıklı kabus niteliğinde olması mümkün bir medeniyetler çatışmasının ve Türkiye'nin böyle bir çatışmanın önlenmesindeki rolünün yanı sıra, Türkiye'nin AB'ye tam üyelikle kabul edilmesi için en önemli nedenlerden biri enerjidir.
Radikal Gazetesi yazarlarından Murat Yetkin'in de geçenlerde belirttiği gibi, Türkiye'nin kahve üretmediği unutulmamalıdır. Ama kahveyi pişirme yöntemi ile uluslararası anlamda "Türk Kahvesi" markalaşmıştır. Türkiye Enerji zengini bir ülkede değildir. Ama Türkiye'nin konumu göz önüne alındığında AB'ye gerek Kuzey Irak veya Rusya'dan gerekse Kafkaslardan veya Irandan petrol veya doğal gaz nakletmenin tek yolu olduğu açıkça görülmektedir. Gerek inşa halindeki, gerekse de tamamlanmış olan boru hatları ilet Türkiye Avrupa'nın Enerji koridoru haline kesinlikle gelmektedir.
The Turkish Daily News'da 15/05/2006 tarihinde yayınlanmıştır