BAĞIŞ, BAŞMÜZAKERECİ GÖREVİNİ DEVRALDI
AB ile tam üyelik görüşmelerinde "Başmüzakereci" görevini yürütmek üzere Devlet Bakanlığı görevine atanan Egemen Bağış, AB Genel Sekreterliği'nde düzenlenen törenle bu görevi Dışişleri Bakanı Ali Babacan'dan devraldı.
Ali Babacan, törende yaptığı konuşmada, AB'ye tam üyeliğin Türkiye için stratejik bir hedef olduğunu belirterek, bunun yıllardır hükümetten hükümete devrolmuş bir devlet projesi olduğunu söyledi.
Bu sürecin ekonomik kriterleri de beraberinde getirdiğini hatırlatan Babacan, bu sürecin Türkiye'nin sağlıklı bir kamu maliyesi yapısına sahip olabilmesi, temel ekonomik göstergelerinin makul rakamları göstermesi ve ekonomik yapısını güçlendirmesi için önemli olduğunu dile getirdi.
Bağış'ı yeni görevinden dolayı kutlayan Babacan, Bağış'a başarılar diledi ve görevini layikiyle yapacağına olan inancını dile getirdi. Bağış ile bundan sonra daha yakın çalışacaklarını vurgulayan Babacan, Bağış'ın, şiddetle ihtiyaç duyulan reformların takipçisi olacağını ve AB müzakere sürecine odaklanacağını, bu süreçte Dışişleri Bakanlığı'nın da Bağış'a her türlü desteği en güçlü biçimde vereceğini sözlerine ekledi.
Devlet Bakanı ve yeni Başmüzakereci Bağış da konuşmasında, AB ile müzakerelerinin sorumluluğunu üstlenmesinin çok büyük bir onur olduğunu söyledi.Bağış, bundan sonraki süreçte Babacan ve Dışişleri Bakanlığı mensuplarıyla çok yakın bir çalışma içinde, Türkiye'yi en yakın zamanda AB üyesi yapmak için ellerinden gelen çabayı göstereceklerini bildirdi.
Bu süreçte ABGS çalışanlarının AB projesinin önemli koordinatları olacağını ifade eden Bağış, "Onlarla da çocuklarımızın yaşayacağı daha demokratik, daha müreffeh ve daha çağdaş Türkiye'nin birlikte inşaasında ter dökeceğiz" dedi.
Türk halkının AB'ye ve AB'nin sunduğu fırsatların Türkiye için kazanım olduğuna inandığını ifade eden Bağış, AB kamuoyunun da Türkiye'nin AB'ye kazandıracaklarını çok büyük bir fırsat olarak kabul etmeye başladığını kaydetti.
Türkiye'nin yakın zamana dek sürdürdüğü reformların geldiği noktayı dünyanın takdir ettiğini dile getiren Bağış, Türkiye'de yaşananların sessiz devrim olarak nitelendirildiğini, bunda AB sürecinin büyük katkıları olduğunu vurguladı ve "Bu reformların gerçekleşmesi için 'durmak yok, yola devam' felsefesiyle, vargücümüzle çalışacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın" diye konuştu.
AB projesinin, ancak tüm siyasal partilerin, tüm devlet kurumlarının, sivil toplum kuruluşlarının ve halkın desteğiyle gerçekleşebilecek bir proje olduğunu ifade eden Bağış, "Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşlarının desteğini bekliyorum" dedi.
Bağış, "Bu hepimizin, çocuklarımızın geleceği için önemli olan projede hep beraber, diğer bütün farklılıklarımızı bir kenara bırakarak, genciyle yaşlısıyla, doğulusu batılısıyla, Alevisi, Sünnisi, Türkü, Kürdü, Müslümanı, Hristiyanı ve Musevisi ile bu ülkenin tüm zenginlikleriyle eşgüdüm halinde, tek yürek ve birlikte hareket ederek, bu konuda bir noktaya elebileceğimize inanıyorum" diye konuştu.
Bağış, AB'nin, daha barış içinde yaşayan bir coğrafyaya kavuşması için Türkiye'nin ne denli kritik bir ülke olduğunu farkında olduğunu belirterek, bugün dünyada yaşanan olaylara bakıldığında Türkiye'nin AB'ye katacaklarının en az AB'den alacakları denli kritik, belki de daha önemli olduğunu gözlemlediklerini söyledi.
Türkiye'nin AB'ye katılımının aynı zamanda insanlığın barış ve refahına hizmet edecek tarihsel bir dönüm noktası olacağını belirten Bağış, bunun hükümetin temel hedeflerinden biri olduğuna işaret etti.
AB üyelik hedefinin Türkiye'nin geleneksel dış politika hedefi olan Batı ile bütünlemesinin bir parçası olduğunu vurgulayan Bağış, bu nedenle Dışişleri Bakanlığı ile yakın çalışma içinde bu süreci götüreceklerini anlattı ve "Bu uzun bir süreç, uzun soluklu bir maraton. Bu maratonu şimdiye dek nefessiz kalmadan, hızımızı ve gücümüzü ayarlayarak, yarı yolda tıkanmadan koştuk, koşmaktayız ve koşacağız" dedi.
AB üyelik sürecinde Türkiye'nin yapması gerekenlerin yanında AB'nin de yapması gerekenler olduğunu dile getiren Bağış, Türkiye'nin muhataplarının Türkiye'nin hassasiyetlerini dikkate almaları gerektiğini bildirdi ve "AB'nin kendi üzerine düşün sorumlulukları yerine getireceğinden eminim. Türkiye olarak biz de kendi sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalışacağız" diye konuştu.
"AB'nin Türkiye'ye eşit ve adil davranmasını istiyoruz" diyen Bağış, bundan sonraki süreçte AB'den en büyük beklentinin oyunu kurallarıyla oynamaları, oyun sürerken yeni kurallar ve kısıtlamalar ortaya koymamalarI olduğunu kaydetti.
AB'nin Türk kamuoyunun şevk ve heyecanını kıracak, eşitlik duygularını zedeleyecek politikalardan uzak kalmasının beklendiğini kaydeden Bağış, Türkiye'ye eşitlik ve hakkaniyet içinde davranılmasını istediklerini yineledi.
Medeniyetler uzlaşmasına da değinen Bağış, Türkiye'nin bunun en canlı örneği olduğunu ve bunun Türkiye'nin AB'ye katacağı belki de en büyük zenginlik olacağını, dünyada 1.5 milyar Müslüman'ın yakından izlediği Türkiye'nin AB sürecinin tüm dünyaya mesaj vereceğini anlattı.
Reform sürecine de değinen Bağış, reformları AB'nin hatırı için değil, Türk insanının daha çağdaş bir ülkede yaşama hakkına olan saygıdan dolayı yapacaklarını söyledi.
"AB'yi Türkiye'nin diyetisyeni olarak görüyorum" diyen Bağış, "Hepimiz daha sağlıklı yaşamak için kilo vermek gerektiğini biliriz ama kendi başımıza bunu başaramayız. Ama bir diyetisyenin yazdığı bir reçeteyi uygulayarak kilo verdiğimizde daha sağlıklı oluruz. Bunu başarmış 27 ülke var" diye konuştu.
Bağış, bu çerçevede Türkiye ve Türk vatandaşlarının hakettiği konum ve standartlara kavuşması için AB kriterlerinin yerine getirilmesinin önemine dikkati çekti.
Bağış, konuşmasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Ali Babacan'ın yanısıra, bu süreçte en büyük özveriyi gösterecek olan eşi ve çocuklarına da teşekkür etti. Törene, TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış, milletvekilleri ve ABGS yetkilileri katıldı.