BAĞIŞ CNBC-E'DE
18 Nisan 2008 günü son gelişmeleri değerlendirmek üzere Murat Birsel'in konuğu olarak CNBC-E'de Son Baskı programına katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Egemen Bağış, parti içi demokrasiden, AKPM'nin bildirisine, muhalefetin tutumuna kadar birçok konu hakkında Birsel'in sorularını yanıtladı.
BÖLÜM 1
MB : Son baskı devam ediyor ve Egemen Bağış burada beyefendi hoş geldiniz, şeref verdiniz
EB : Hoş bulduk , hoş bulduk Murat Bey
MB : ve herkes biliyor ama yine de söyleyeyim AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Dış İlişkiler Başkanı zaten dış ilişkiler deyince akla geldiğinizi biliyoruz. Egemen Bey neresinden başlayayım gerçi çok uzun konuşabiliriz, arkadaşlığımızda biliniyor ama işte böyle durumlarda insan zor oluyor çünkü ben normalde Egemen Bey'le haber konuşmuyordum bu sefer konuşmak durumunda kalacağız o zaman bir sıkıntımı anlatayım size. Aynı sıkıntı sizde de var mı diye sorayım. Normalde burada konuklarla konuşurken artık neredeyse konu konuşamaz olduk çünkü şöyle oluyor bir şey söylüyorsunuz öyle bir yöne gidiyor ki kardeşim yani sen mesela Avrupa'ya karşısın o zaman işte hani darbeci misin? Öbür türlü olduğunda
yani hani AK Parti bu AK Parti'yi yeriyor işte nereye gidiyor Türkiye? Yani demokrasi iliksisi. Ya darbeye ya demokrasiye ya Avrupa'ya. Böyle bir kopma oldu.EB : Orada seçenek çok kolay Murat Bey. Yani hala darbeyi savunabilecek insanlar var ise onlar zatan ana muhalefet partisinde birarada toplandılar zaten onun dışında Türkiye'de şey olmadı ki.Yani Türkiye'de demokrasiyi herkes istiyor. Biz bizim gibi düşünmeyenler içinde demokrasiyi istiyoruz. Biz; sadece bizim gibi düşünenler için değil farklı düşünenlerinde düşüncelerini dile getirebilmeleri için Türkiye'nin gerçekten bir demokrasiye ulaşmasını istiyoruz. Bu yüzden Türkiye'yi Atatürk'ün bize çizmiş olduğu çağdaşlaşma,
çağdaş medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarma çabalarını sürdürüyoruz.
MB : Ağabey dialoğu zorlaştıran bir ortam var dışarıda. Ben şunu sormak istiyorum. Sizin partinizin içinde de böyle bir şey var mı? Mesela ee..benim duyduğum epeydir görmüyorum Sayın Başbakanı ama siz hep yanındasınız herhalde. Yani mesela bir şeyi eleştirmek veyahut da birşeyin iyisini kötüsünü tartışmak durumunda olduğunuzda oradaki elastikiyet nedir?
EB : Şimdi Murat Bey çok teşekkür ediyorum. Bir kere bakın ben size çok açık ve net bir şekilde söyleyeyim AK Parti belki de demokrasinin kurallarını partisi içerisinde en iyi işleten Türkiye'deki siyasi partidir. Bunu da çok iddia ile söylüyorum bu bizim partimizin genel merkezinin mimarisine bile yansımıştır. AK Parti'nin Merkez Karar Yürütme Kurulu toplantılarının yapıldığı oda ki biliyorsunuz MKYK'nın 50 kişilik öyle bir şekilde tasarlanmıştır ki Başbakanımız bir u masanın başında oturur tam ortasında ve etrafında MKYK üyeleri otururlar. Söz alan kişi diğer 49 kişinin tamamını görebilmektedir, 49 kişinin tamamı da kendisini görebilmektedir. Aynı şekilde Başbakanımız da kendisini görmektedir. Konuşan kişi de partinin genel başkanına, başbakanına gözünün içine bakarak konuşabilmektedir. Örneğin ana muhalefet partisi ki onların da genel merkez binası yenidir. Daha yeni işte hayırlı olsun diyoruz. Onlar da yeni taşındılar. Onların MKYK toplantılarının parti meclisinin yapıldığı salonlarda herkes genel başkanı görebilir, genel başkan herkesi görebilir ama birbirlerini göremezler. Bakın bu belki de parti içerisindeki diyaloğun ve demokrasinin en bariz örneğidir. AK Parti içerisindeki herkes istediğini istediği şekilde dile getirebiliyor. Biz bundan daha geçen hafta
MB : Bu anlatıldı mı? Siz gördünüz mü bu şeyi?EB : Anlatıldı. Anlatıldı. Giden arkadaşlarımız oldu. Ben daha henüz orayı görmedim. Ama kendi MKYK salonumuzda her ay bazen daha da sık toplantılar yapıyoruz. MYK toplantılarımız aynı şekilde. Her pazartesi günü başbakanımız önce bakanlar kurulunu toplar,
bakanlar kurulu ndan çıkıp gelir, genel başkan yardımcılarından oluşan MYK toplantısını yapar, ayda bir de MKYK dediğimiz daha büyük olan 50 kişilik toplantıyı yaparız. O toplantılarda saatlerce, daha geçen hafta 6 saat sürdü. Partimize açılan kapatma davası, kapatma talepli dava ile ilgili olarak 50 kişi fikirlerini söyledi. Orada bir aile ortamı içerisinde, herkes istediğini söyler. Farklı önerilerini dile getirir. Sonra bunlar oylanılır ve alınan kararlar arkasında herkes durur. Yani AK Parti içerisinde öyle bir söyleyip söyleyememe ya da şunu söylersem yanlış anlaşılır sendromu yok. Ama şu da ben söyleyeyim biz Türkiye'de bazı tabuları yıkmak istiyoruz. Yani Türkiye'de dinini sevenler bir partide olmalı, bayrağını sevenler başka bir partide olmalı, Atatürk'ü sevenler başka bir partide olmalı işte serbest yaşamı liberal düşünceyi sevenler başka bir partide olmalı fikrine karşıyız. Biz AK Parti'de Atatürk'ü sevenleri de, dinini sevenlerini de, peygamberi sevenlerini de, serbest pazar ekonomisine inanan herkesi de kucaklayabilen bir yapı oluşturduğumuza inanıyoruz. Ben şimdi buraya gelmeden evvel Şişli İlçemizin Gençlik Kolları ile bir yemek yiyip oradan geliyorum. Oradaki o genç, dinamik, inançlı arkadaşlarımızın
MB : Egemen Bey, Şişli Gençlik Kollarından önce ben Parlamenterler Meclisi'ne geleyim
bu arada
EB : O arkadaşlarımızın yüzlerindeki gözlerindeki pırıltıları görseniz Türkiye'nin ne kadar aydınlık yarınları olduğunu sizde görürsünüz ve Türkiye'nin aslında bazen ne kadar boş şeylerle uğraştığını, Türkiye'nin enerjisini niye bu kadar şeylere harcadığına siz de üzülürsünüz, benim üzüldüğüm gibi.
MB : Bu Avrupa Konsey Parlamenterler Meclisi'ne geleceğim de iki şey söylemek istiyorum. Bir bu sanki saydıktan sonra şimdi rahmetli Özal'ı andım. Dört eğimi birleştirmek gibi. Ve hani geçen gün de
EB : Dört ile sınırlamıyoruz Murat Bey. Her eğimi biz başbakanımızın söylediği gibi
MB : 8.Cumhurbaşkanı
EB : Allah rahmet eylesin. Dün 15.yıldönümüydü aramızdan ayrılışının mekanı cennet olsun ama biz dört eğimle sınırlı tutmuyoruz. Sayın başbakanımızın söylediği gibi Türkiye'deki siyasetin tam merkezinde bir hareketiz. Gerek sağdan gerek soldan gerek aşağıdan gerek yukarıdan gelmek isteyen ülkesine hizmet etmek isteyen herkese açığız. Çok şükür de her geçen gün üye sayımız artıyor. Milyon milyon insanlar geliyor.
MB : Geniş bir aile gibi beraberiz. Şimdi Başbakan kayboldu dedi falan. Aile içindeki kaç kişi biliyordu? Mesela siz biliyor muydunuz?
EB : Bilmesi gerekenler biliyordu.
MB : Biliyordu. Yani mutlaka birileri biliyordu.
EB : Bilmesi gerekenler biliyordu. Artı O'nun da iki gün eşi ile, çocukları ile, torunlarıyla
birlikte vakit geçirme hakkı vardı.
MB : Hiçbir şey demiyor mu?
MB : Eğlenmişdir büyük ihtimalle belki
EB : Ve inanın sadece dinlenmedi de. Ben bu arada kendisi ile birkaç defa telefonla görüşen birisi olarak biliyorum ki işleri de yakından takip ediyor, bu arada İtalya'da seçimler oldu. İtalya'da kazanan Berlusconi ile bir telefon konuşması yaptı. O'nu tebrik etti. Onun dışında başka birtakım gelişmelerle ilgili bilgiler aldı.
MB : Neler vardı konuşmalarında ? Biraz anlatabiliyor musunuz? Arkadaşı çünkü sonuç olarak hani.
EB : Tebrik etti arkadaşını her zamanki samimi duygular içerisinde birbirlerini tebrik ettiler. Türkiye'deki her iki kişiden birinin oyunu almış bir lider, İtalya'daki her iki kişiden birinin oyunu almış bir arkadaşını tabii ki tebrik etti.
MB : Efendim şimdi sizin gene aile meclisinden demek istiyorum. Sayın Mehmet Şimşek
Amerika'dan dönmüş. Bir basın toplantısı. Sayın bakan oldugu için canlı yayında bir bağlantımız olacak.
SON BASKI 2.BÖLÜM
MB:tekrar beraberiz şimdi gelelim isterseniz 2 dakika dan sonra reklama giriyoruz reklamdan sonra uzun bir vakit beraberiz şu Avrupa konseyi parlamenterler meclisinin bu AK Parti kapatma davası ile ilgili bildiri yayımladılar imzaya açtılar o da tabi Türkiye de şöyle tepkiler alınıyor yani bu hani yargıya müdahale midir?bu Avrupa ilişkileri demin söylemek istediğim şeye geliyoruz algılamalarda Yargı mı? Avrupa mı? Hakkı var mı yok mu? Gibi ya bir taraf insanlar bunu yapabilir mi nasıl değerlendiriyorsunuz?
EB: Türkiye Avrupa Birliğine üye olmaya çalışan bir aday ülke Avrupa birliğinin de bir takım kriterleri var bu kriterler içerisinde ekonomiyi belirleyen Maastricht kriterleri var, demokrasinin seviyesini insan haklarını belirleyen Kopenhag kriterleri var bir de bir Venedik kriterleri var bu da siyasetle direk alakalı bir şey bunlarda bizim uydurduğumuz bir şey değil Avrupa birliğinin üyesi olmaya çalıştığımız ve kabulünü istediğimiz ABnin koyduğu kriterler Avrupa da şiddet içeren çağrılarda bulunmadığı sürece şiddete başvurmadığı sürece bir siyasi partinin kapatılması AB nin standartlarının aleyhinde onlar kendi standartları açısından yaklaştıkları için kendilerine üye olmaya çalışan bir aday ülkeye yorum yapıyorlar ben burada özellikle CHP sinin bir takım grup başkan vekillerine ve yöneticilerini gerçekten kınıyorum çünkü yıllardır Avrupa Konseyi Parlamentesinde çok ciddi çalışmalar yapan Türkiye yi çok iyi bir şekilde temsil eden arkadaşlarımızı hainlikle suçlamaya kadar varacak
MB: Mevlüt beyden bahsediyorsunuz
EB: Mevlüt Bey ve arkadaşlarımıza bir takım ithamlarda bulundular Özür dilemelerini buradan talep ediyorum çünkü bu arkadaşlarımızın orda herhangi bir şekilde bir girişimi olmadığı gibi Avrupa konseyi parlamenterler meclisinin Hıristiyan demokrat grup başkanı imzalamış sosyal demokratların başkanı imzalamış, liberaller imzalamış. Bütün siyasi partiler bir Mevlüt Çavuşoğlu'nun hatırı için mi imza atıyorlar inanmadıkları bir şeye imza atıyorlar alakası yok
MB: Siz yok diyorsunuz başbakanda bizim böyle bir talebimiz olmadı diyor
EB: Artı bunu bugünkü Avrupa konseyi parlamenterler asamblesin deki sosyal demokrat grup başkanı bu benim fikrimdi başkanlık divanına bu öneriyi ben götürdüm. İsteyen Türk gazetecisi beni arasın. Ben bunu söylemeye hazırım diye de beyanat verdi. Avrupa konseyi parlamenterler asamblesinin başkanı da ben yanlış anlaşıldım. Ben öyle dememiştim aslı budur diye açıklama yaptı. Bu kararı aldıklarında bizim arkadaşlarımız daha Türkiye'den ayrılmamıştı
MB: farz edelim ki bir Türk parlamenteri ya da AK Partili yada Mevlüt Bey dese ki Kardeşim bizim ülkede parti kapatmaya yönelik bir çalışma var biz demokrasiye inanan bir şeyiz biz bunu yani hani bir bildiri yayınlansa………. Yani hayır …….
EB: o da ayrı bir şey hainlikle suçlamaya varacak ve yıllardır orada Türkiye adına çok önemli başarılar elde etmiş bakın bugün eğer KKTC nin parlamenterleri Avrupa konseyinde normal üye gibi dolaşıyorlarsa oturup söz alıp konuşabiliyorlarsa konuşmalara katılabiliyorlarsa eskiden hatırlarsınız AK Parti iktidara gelmeden evvel kulislerde oturabiliyorlardı. Şimdi parlamentonun içine kadar giriyorlarsa ve söz alıp konuşabiliyorlarsa onun muhataplarının tezlerini çürütebiliyorlarsa bu arkadaşlarımızın çabaları ile oldu Kazakistan bugün orada temsilci gönderebiliyorsa bu arkadaşlarımızın çabaları ile oldu. Eğer bugün Azerbaycan'da ki seçimlerle ilgili bütün batıya karşı Avrupa Konseyinin bu seçimler demokratik olmuştur diye bir açıklaması olmuşsa bu arkadaşlarımızın çabalarıyla olmuştur. Şimdi tutup ta ülkesi için milleti için çalışmış arkadaşlarımıza hain demek hiç kimsenin haddi değil hele CHP gibi kendi vatandaşlarına bunlar bunlar diyen bir parti için genel başkanı Sayın Baykal çıkmış bunlar bunlar diyerek neyi kastediyorsunuz Sayın Baykal kimi kastediyorsunuz? Bunlar dediğiniz bu ülkenin vatandaşları. Bu ülkenin askerliğini yapan insanlar. Bunlar dediğiniz bu ülkenin vergi mükellefleri. Bu ülkenin vatandaşlarıdır. O sadece kendini Sokrat demokrat olarak onu tanımlıyorum elitlerin demokrasisine inandırdığı için sadece onun gibi düşünenlerin demokrasi içinde yer alabilmesi gerektiğine inandığı için herkezi dışlıyor. Dışlamaya kalkıyor onlara parya muamelesi yapmaya kalkıyor ama o bunlar dedikleri biziz. biz Türk milletini temsilen her iki kişiden birinin oyunu almış olmaktan büyük onur duyuyoruz. İnşallah bu ülkenin bu güne kadar sorunlarını nasıl çözdüysek bundan sonrada bu şekilde çözmeye devam edeceğiz.
MB: İki kişiden birinin oyunu aldınız farz edelim ki parti yani kendi aranızda yaptığınız değerlendirmelerde partinin kapatılma ihtimalini kaç görüyorsunuz?
EB: Böyle bir ihtimal ben görmüyorum
MB: olursa ne olacak? Farz edelim ki oldu velev ki kapattılar ne yapacaksınız?
EB: yani biz Türkiye'de hukuka saygılı insanlarız ama hukukunda hakkaniyetle ilgili olarak bir netice ortaya koyacağına inanıyoruz. Biz öyle geriye dönüp baktığımızda AK Parti ne yapmıştır? Türkiye de kimsenin yapamadığını yapmıştır. Enflasyonu düşürmüştür. Faiz oranlarını düşürmüştür. Kişi başına düşen geliri beş katı arttırmıştır. Türkiye'nin komşuları ile ticaretini yüzde 300 arttırmıştır. Türkiye'de 23 çeyrekte ekonominin büyümesini sağlamıştır.42 yıllık bir rüyayı gerçekleştirip Avrupa Birliği müzakerelerini başlatmıştır. Aynı zamanda Türkiye nin İslam dünyası ülkeleri ile ilişkilerini güçlendirmiştir ve ilk defa ikö genel sekreteri atanmasını sağlamıştır. Bu ülkede ki her çocuğumuza ücretsiz ders kitabı dağıtmıştır. Milli eğitimin bütçesini milli savunmanın da üstüne çıkarmıştır. Hastaneleri açmıştır. Eczaneleri açmıştır. Vatandaşın bütün dertlerine derman bulmaya çalışmıştır. Bunları yapmak suçsa biz cezamızı çekmeye hazırız. Biz vatandaşın bize verdiği oyla, bize verdiği mesuliyetle görevimizin bilinci ile bir şeyler yapmaya çalıştık hiçbir zaman Türk milletinin kendi vicdanına ters gelecek bir şey yapmadık. Biz milletin vicdanında ki yargılanmayı çok önemsiyoruz. Millet bizden razı ki her girdiğimiz seçimden bir öncekinden daha çok oy vererek bizi çıkartıyor. Ama birde milletin vicdanında yargılanıp müebbet muhalefete mahkûm olmuş partiler var onlar düşünsünler ne yapıyoruz da bu millet bizi devamlı cezalandırıyor. Onlar bunu düşünsünler. Yani CHP değişmez ve değişmesi teklif dahi edilemez genel başkanı ne yapıyor da devamlı oyları azalıyor. Devamlı o partiden yama bu partiden yama. Onu ikna edelim bunu ikna edelim. Ama hala bir muhalefetten dışarı çıkma ihtimali yok
MB: ben yine bir seçime gideceğinizi anlıyorum bu durumdan
EB: ben şunu şöyleyim biz hiçbir zaman hiçbir seçimden kaçmadık. Bizim her zaman en büyük güvencemiz Türk milleti oldu. Milletin her zaman bağrına her zaman gideriz. Ama daha yeni çıktık seçimden şurada daha 7 ay oldu. Herkes herhalde o sandıktan alması gereken dersi almıştır diye düşünüyorum ben.
MB:2 dakika sonra reklam arası vereceğim tam burada kesti diyemeyecekler
REKLAM ARASI
BÖLÜM ÜÇ
MB: son baskı devam ediyor. Egemen bağış da burada egemen bay siz böyle iskin üzerindeyken ben herkesin sorduğu hatta mecliste bugün nahoş olaylar bile oldu diyebiliriz yani katarda ne oluyor başbakan niye katara gitti dendiğinde yani böyle bir şey var bende size sorayım neden katara gitti başbakanımız
EB: başbakanımız katarda düzenlenen demokrasi forumuna onur konuşmacısı olarak davet edildi o forumda bizim dışımızda ülkelerde vardı o forumda Avrupa parlementosu başkanı vardı o forumda farklı ülkelerden gelen başbakanlar vardı farklı ülkelerden gelen dış işleri bakanları vardı İsrail dışişleri bakanı bile katardaydı. Ve orada konferansın onur konuşmasını yapmak üzere en önem verdikleri konuk olarak sayın başbakanımızı ağırladılar. Bu amaçla gittik gittiğimizde de katar emirinin ve başbakanının davetlisi olarak ikili temaslarda bulunduk. Türkiye'nin biliyorsunuz doğalgazla ilgili birtakım beklentileri var doğalgazla ilgili olarak da dünyanın en önemli ülkelerinden bir tanesi şu anda katar. Onunla ilgili enerji bakanımızın çok önemli görüşmeleri oldu sayın başbakanımızın temasları oldu. Sanayi konusunda sanayi bakanımızın orada çok önemli görüşmeleri oldu. İki günlük bir geziydi. Bu çerçevede katarda yeni gelişmeleri gözlemledik. Gerçekten katara en son siz ne zaman gittiniz bilmiyorum ama katar manhattanı andırıyor artık katarda öyle eski bildiğiniz katar değil gökdelenler birbiriyle yarışır haldeler dünyanın en uzun zikzak binasını yapmışlar en uzun işte oval binasını yapmışlar böyle kendilerine göre birtakım mimari cevherleri ortaya döktükleri çok gelişmiş bir ülke çok ciddi ekonomik kazanımları var Türkiyede ciddi yatırım yapabilecek ciddi bir birikimleri var bu konularda gündeme geldi. Ayriyeten katarın güvenlikle ilgili birtakım hassasiyetleri var türkiyeden bir takım Türkiyede biliyorsunuz savunma sanayi ak parti döneminde çok gelişti artık türkiyede birçok farklı techizatlar üretilmeye başlandı onlar içinde bizim içinde bir Pazar orası
MB: ben size birleşmiş milletlerdeki güvenlik konseyi ile ilgili oldukça …….
EB: türkiyenin son bir yıl içerisinde 800 milyon dolarlık inşaat işi aldıkları bir ülke oarada türkiyenin önde gelen şirketlerinin inşaatları var şantiyeleri var onların sorunları vardı onların gündeme getirilmesi lazımdı yani başbakanımız Türkiye'nin çıkarlarını gütmek için Katar'a gitti. Kimse başka bir şey aramasın arayanlar aradıkları şeyin altında kalırlar.
MB: peki aaa Katar'da bu projeler için gidiyoruz ama sonuç olarak Irak'da petrol arayamıyoruz. Bu bir kere şok oldum yani hani bunu bekliyor muyduk?
EB: şimdi Irak'da henüz her şey tam kesinleşmiş değil. Biliyorsunuz maalesef Irak'daki cumhurbaşkanını Türkiye'ye davet etmeyen bir cumhurbaşkanımız vardı. Daha ancak yani 5 yıl 6 yıldır iktidardayız ancak bundan 3 ay evvel Irak cumhurbaşkanını Türkiye'ye davet edebildik. Cumhurbaşkanımızın misafiri olarak geldi ve birtakım Türkiye'nin çıkarlarını ilgilendiren konularda görüşmeler yapmaya başlayabildik. Ama Irak'a bugün biz Türkiye olarak önemli katkılarda bulunan bir ülkeyiz. Irak'ın bugün yeniden yapılanmasında, ayağa kalkabilmesinde demokrasisinin devletinin oturabilmesinde çok önemli katkıları olan bir ülkeyiz bugün 1500 ila 3000 arası değişen kamyonumuz Türkiye sınırlarından Irak'a mal taşıyor, inşaat malzemesi taşıyor, gıda taşıyor, yakıt taşıyor, ilaç, su taşıyor bu çerçevede Irak'la çok önemli işbirliklerimiz olabilir. Petrol arama konusunda da……
MB: ama bu mesela yani o listede herkes var biz yokuz bu bence bir mesaj yani sonuç olarak….
EB: e bizde bu güne kadar gerekli ilgiyi göstermemişiz bundan sonra belki de fazla ilgi gösterilmesi gerekecek Irak da sonuçta bağımsız bir ülke bizde Irak'ın zaten bağımsız toprak bütünlüğü güçlenmiş bir ülke olmasını istiyoruz.
MB: şimdi şöyle bir şey söyleyeyim yani tabi dış politikayı iç politikayı anladık ben de şeffaf bir insanım bu programda öyle sizde öyle cevaplar veriyorsunuz şimdi cumhurbaşkanı gelmiş gelmemiş davet etmiş etmemiş deyince benim aklıma bu 23 Nisan daveti geldi sayın cumhurbaşkanının oraya da işte sayın Baykal katılmayacağını söyledi ben şunu sormak istiyorum…
EB: aslında tam ne söylediği belli değil sayın Baykal her zamanki gibi biraz kararsız anladığım kadarıyla
MB: ben iki soruyu kafamda birleştirmek istiyorum. Bir mesela bu beyaz saray rahmetli Ecevit'i de anayım burada Clinton onunla konuşurken koltuğa yaslanmıştı ve Türkiye'de o resim yayınlandı nasıl böyle işte bizim başbakanımız karşısında duruyor halbuki yani biraz vücut lisanı ve oranın geleneklerini bilen bir insan olarak ben kendi adıma bir yazı yazmıştım demiştim ki orada hiçbir saygısızlık olmadığı gibi saygı, sevgi ve yakınlık ve dostluk var ve o resim yanlış okunuyor bu tür yani devlet büyükleriyle veyahut da protokol işlerine ki siz iyi bilen bir insansınız ve şunu da burada ben söylemek istiyorum yani beyefendi şeyinden değil Türkiye cumhuriyetini temsil ettiği pozisyonlarda kendisini izleme halimde oldu. Mesela işte Henry Kissinger'le konuşurken Henry diye yani Henry diyor oda ona göre konuşuyor başkan Bushlan şeylen yani Türkiye cumhurişyeti bu bize böyle dedi o ona ilk ismiyle hitap etti falan buralarda ne cevabı vereceğini ne nerde ne yapacağını kiminle ne konuşacağını bilen insanlar arasında ve Türkiye'de bence biz kendimizi eleştirirken bazen biraz kendimizi kendimizi küçültüyoruz kendi kendimizi eleştirerek. Ama sonuç olarak bir cumhurbaşkanının davetine gidip gitmemek dünyada nasıl algılanır. Onu biraz konuşabiliriz belki de….
EB: Bunu tabi dünyaya anlatmak çok zor Murat bey.Yani siz Amerika örneği verdiniz Amerika'da biliyorsunuz her yıl bir kere State of the Union diye bir konuşma yapılır Amerikan devlet başkanı kongrenin gerek senato gerek temsilciler meclisi üyelerinin toplu olduğu bir odada bütün bakanlarının, üst düzey komutanlarının hazır bulunduğu bir ortama gider ve devletin durumunu anlatan son bir yıl içerisinde devlet olarak yaptıkları çalışmaları, önümüzdeki bir yılla ilgili olarak da yapmış oldukları planları anlatan bir konuşma yapar. Bir faaliyet raporu gibidir. Ve o konuşmayı yapmak için kongreye girdiği anda cumhuriyetçisi, demokratı, onu destekleyenler veya onun düşmanları, siyasi rakipleri veya sempatizanları bütün siyasetçiler ayağa kalkarlar dakikalarca ayakta alkışlanır. O kürsüde gidip konuşmaya başlayana kadar alkışlarlar. Orada dünyaya bir mesaj verirler evet kendi içimizde farklı görüşlerimiz olabilir, demokrasi içerisinde farklı yaklaşımlarımız olabilir, farklı çözüm önerilerimizde olabilir ama biz ülke olarak biriz, beraberiz başkanımızın arkasındayız mesajını verirler. Oradan dost düşman gerekli mesajı alır. Hatta çok enteresandır amerikan anayasasına göre başkanın kabine üyelerinden birini de katılmamaya davet etmesi gerekir çünkü o anda orada bir felaket olurda herkes hayatını kaybederse devletin başı başsız kalmasın diye de bir kişinin evde oturup televizyondan seyretme mecburiyeti vardır. Böyle bir işte ritüelleri vardır. Böyle bir kültürle yaklaşan bir siyasetçi ya da kamuoyundan bir kişi Türkiye'nin cumhurbaşkanının yapmış olduğu bir ulusal egemenlik bayramı günü vereceği bir yemeğe ana muhalefet partisinin başkanının katılmamasını anlayamaz idrak edemez. Ama maalesef Türkiye'de biz sayın Baykal'ın yaptıklarının çoğunu idrak edemediğimiz için çok büyük bir yenilik olmayacak. Ümit ediyorum ki bu fikrinden vazgeçecektir. O yemeğe katılmakla o yemekte konuşulacak her konuya hemfikir olması anlamına da gelmez ama orada devletin bütünlüğü açısından hoş görüntü bence sayın cumhurbaşkanımız bu güne kadar Türkiye'nin özlediği bir şeyi yapıyor. Farklı siyasi partilerin temsilcilerini bir masa etrafında bir araya getiriyor ve o meclisin kuruluşunun yıldönümü olan egemenlik bayramının egemenlik ve çocuk bayramının kutlanmasını çok daha samimi bir ortamda farklı fikirlerin bir araya gelmesiyle sağlamaya çalışıyor. Bu da bence takdir edilmesi gereken desteklenmesi gereken bir projedir. Türkiye'nin en büyük ihtiyaçlarından birine cevap verecek bir projedir. O en büyük ihtiyaç da diyalog eksikliğidir, oturup rahat konuşabilme ihtiyacıdır bunları sağlamak açısından bence çok çok önemli. ümit ediyorum ki sayın Baykal bunu şey yapacaktır idrak edecektir
MB: evet tabi 23 Nisan evet sizin de adınız Egemen anlıyoruz şeyi yaş gününüz mü? Oradan mı? Yani aile şeyi mi?.....
EB: bu özel işlere girmeyelim isterseniz
MB: genelde böyle olur Egemen yani adı niye Egemen olur
EB: evet öyle evet bildiniz Murat bey bunu da bildiniz her zaman ki gibi
MB: ha o zaman şey peki ama zaten politikacı bir aileden geliyorsunuz yani şey…..
EB: evet rahmetli babam adalet partisinde siyaset yapmıştı, Siirt belediye başkanlığı yapmıştı ben adaleti babadan miras kaldı üzerine kalkınmayı ekledim adalet ve kalkınma partisine siyaset yapıyorum bu gidişle yani Türkiye'nin talepleri artıyor adalet talebi adalet ve kalkınma talebine dönüşmüş ümit ediyorum ki bizim çocuklarımız adalet, kalkınma ve demokrasi partisi kurmak durumunda kalmasınlar
MB: Evet güzel yani hakikaten haber anlamında bir gazeteciyi memnun edecek bir çalışma yapmaktan memnunum birazda şuradan girelim bakalım. Şimdi efendim tabi şöyle bir şey var bu kapatılma olayına fazla girmek istemiyorum çünkü işte yargıya intikal etmiş ama her şeyde de bir hayır var hissiyle şöyle bir şey diyebilir miyim? Bu Avrupa'da ki yani herkesin söylediği iş ak parti bu Avrupa yolunda giden yolda yavaşladı. Çok güzel cevaplar veriyorsunuz işte o yol başkaydı bu yol falan ama sizden alırız onları ikincisi de bu mali disiplin bozuldu ekonomide o kadar iyi gitmediler seçimlerden sonra eski yani seçimlerden evvelki ak partiyle seçimlerden sonraki ak partinin dinamikleri temposu aynı olmadı dendi ve şimdi tekrar bir Avrupa önceliği ortaya çıktı işte ve ekonomide bazı toparlanmalar ve sinyaller alıyoruz. Buna katılırmısınz yoksa ne yapsın bu ak parti güzel mi yapıyor?
EB: şimdi sonuçta ak parti de insanların kurduğu, yönettiği bir parti. İnsanlar da hata yapabilirler hiç birimizin öyle hatasız olma gibi bir ithamımız yok onun için her yaptığı doğrudur diye bir iddia ile önünüze gelmiş değilim. Ama ak parti bu güne kadar Türkiye'de siyaset yapmış iktidar olmuş partilerle kıyaslandığı zaman çok daha fazla doğru yapmış çok daha az hata yapmış bir siyasi harekettir bunu da herkes takdir ediyor artı rakamlar da bunu söylüyor. Gerek seçmenin teveccühünü gösteren sandık rakamları, gerek ekonominin gidişatını gösteren ekonomik parametreler gerek dış politikada Türkiye'nin elde etmiş olduğu somut başarılar bunu gösteriyor o yüzden evet hatalarımız olmuş olabilir ama AB sürecinde yani 42 yıl ben doğmadan evvel siz doğmadan evvel anlatılmaya başlanan Avrupa Birliği projesinin müzakerelerini başlatamadı kimse ak parti başlattı. Yine ak parti bitirecektir bu müzakereleri de bundan da kimsenin şüphesi olmasın. Onu kimse eleştirmiyor da ak parti yavaşlamış diye bir eleştiri geliyor ak parti peki son bir yıldır nefes mi aldırtıldı? Bir yanda bombalar patlıyor, bir yanda terör artıyor, bir yandan demokrasiye bir takım müdahaleler söz konusu yani bir çok şey yaşanıyor bir yandan onlarla mücadele ediyorsunuz işte mali riskten şaşıldı diyorsunuz 106,5 faiz dışı fazla idealinden biz mi vazgeçtik hayır o konuda kararlılıkla devam ediyoruz yani Amerika'da ki mortgage krizini de biz mi hortlattık. Yani siz sayın Baykal gibi nerdeyse Kennedy'nin suikastinden ak partiyi sorumlu tutacak, Amerika'da kızılderelilerin başına gelen felaketlerden ak partiyi sorumlu tutacak yani böyle bir muhalefetle karşı karşıyayız. Murat Bey bunu sizde çok iyi biliyorsunuz ki dünyada yaşanan bir ekonomik kriz var bu krizden en az etkilenen ülkelerden bir tanesi Türkiye oldu. Çünkü ne yaptığını bilen bir iktidar vardı. Biz kimseye biz, bizim dönemimizde bizim bakanlar kurulu paltolarını giyerek toplantı yapmadı. Sayın Baykal'ın bakanlar kurulu üyesi olduğu dönemlerde bunlar da yaşandı Türkiye'de. Sayın Baykal Türkiye'de hala o pirinci ekmek karnesiyle işte pirinç karnesi ile gıda dağıtıldığı gunlerin etkisi altında. Nohut du pirinç di konuşmalar yapıyor ama dünyadaki fiyatlara bakmıyor. Dünyada ne oluyor O'na bakmıyor. Bakmadan tamamen kamuoyunu speküle edecek çabalar içerisine giriyor. Bunlar hoş şeyler değil. Bunlar ayıp gerçekten. Yani Türkiye'de çok önemli başarılar elde etmiş bir siyasi hareket var. Gerek iç politikada gerek dış politika da çok şükür bizim başımızı önümüze eğdirecek hiçbir hatamız olmadı.
MB : Evet 301. maddede yetki adalet bakanına verilsin destek veririz. CHP,MHP. Bu sizin aranızda da vardı di mi? Mir Dengir Fırat böyle bir şey söylemişti galiba? İlk şeylerde yani hani adalet bakanına cumhurbaşkanına tamam ama adalet bakanına biz direk verirsek hani bunlar öyle yapıyorlar
ama siz isterseniz verebiliriz denmişti. Siz o toplantılarda vardınız değil mi?
EB : Müzakere edilebilir konuşulabilecek şeyler ama düne kadar 301 işte talimatla geçilen kanun diye saldıranlar bugün adalet bakanına bugun adalet bakanımıza güvenimizle ilgili hiçbir sıkıntımız yok adalet bakanımızın bu konularda çok makul bir noktada kararlar vereceğini, hakkaniyetle kararlar vereceğine inanıyorum. Cumhurbaşkanımızın tarafsızlığı nedeniyle yani bu günkü cumhurbaşkanımızda bundan 50 yıl sonraki cumhurbaşkanımızda devamlı partiler üstü bir konum olacağı için öyle düşünülmüştü ama buda müzakere edilebilir konuşulabilir bunu partilerin böyle resmi bir şeyi varsa teklifi varsa bizde parti olarak alırız partimizin çeşitli organlarında konuşuruz tartışırız ondan sonrada kararımız veririz.
MB : Egemen bey benim şöyle bir yaklaşımım var kendimce yani mesela insanlar yani Amerika Avrupa'da öyle kendilerine hedefler koydukları gibi kendilerine düşmanlarda yaratıyorlar mesela işte soğuk savaş döneminde işte komünizm vardı işte şimdi islami terör Amerikada öne çıkabiliyor işte Avrupa diyor ki mesela Fransa diyor ki bu Türkler gelmesin böyle kendi kamuoylarında bir şeyler oluyor. Bizim baktığımız zaman biz yani hani yurtta sulh cihanda sulh herkesle dost gibi bir halimiz var. Acaba bir düşmanlığımız bulsakda kendi aramızda daha çok kenetlenip oraya mı çalışsak diye düşünüyorum bazen ikincisi siz baktığınız da türkiyenin dış politikasında herkesle mi dostuz önceliklerimiz neler
EB: Şimdi murat bey Türkiyenin ve türk milletinin yüzü son bin yıldır batıya dönük olmuş.Biz en güçlü dönemimizde bile İstanbul'u hedeflemişiz.İstanbul dan sonra Viyenayı hedeflemişiz hani Türkiyenin en güçlü döneminde bile Karaşi hevesi beklentisi arzusu olmamış bu günde bu yön yine batıya yönelik ve bizde bugün hedef olarak Brükseli seçtik Türkiye'nin artık ele geçirmek üzere değil barış içerisinde birlikte yaşamak üzere soğuk savaş döneminde biz Kore de Kosova da Somali de Afganistan da ne için hayatımızı tehlikeye atmışsak insan hakları için demokrasi için ifade özgürlüğü için aynı değerler için bugün birlikte Avrupa Birliği şemsiyesi altında dünyaya huzur vermeye devam etmek istiyoruz.ve bununla ilgili olarak ta bir caba içerisindeyiz.Türkiye'nin dış politikada öncelikleri bellidir ama biz batıyla ilişkilerimiz güçlendirirken ki bu güne kadar batıyla ilişkileri güçlendiren iktidar da Ak Parti olmuştur.Amerika'yla herkes stratejik ortaklıktan bahsetti ama ilk kağıda döken Ak parti iktidarı olmuştur.Avrupa'yla müzakerelerden hep bahsedildi ama müzakereleri başlatan hep Ak Parti oldu.BM den bahsedildi güvenlik konseyi üyeliğine aday olmaya cesaret eden ilk iktidar Ak parti olmuştur.Nato dan bahsedilirdi hep NATO zirvesini Türkiye'de gerçekleştirten yine Ak parti hükümeti olmuştur.bunları yaparken yine doğu yu da ihmal etmedik.komşularımızla ilişkilerimiz güçlendirdik bugün öyle bir noktaya geldik ki bakın israil'in iki askeri kaçırıldığında israilin ilk yardım istediği lider Recep Tayyib ERDOĞAN olmuştur.yine İsrail Lübnan işgal ediyor Lübnan'ın ilk yardım istediği lider yine ERDOĞAN oluyor.İngilizlerin 14 askeri kaçırılıyor İranın elinden kurtarılmaları için İngiliz Başbakanı Sn.BLAİR'in ilk aradığı insan Sn. Başbakanımız oluyor.pakistan'la Afganistan bir diyaloğ başlatmak istiyorlar istanbulda bir araya geliyorlar .israil ile Pakistan bir diplomatik ilişki başlatmak istiyorlar Telaviv de değil İstanbulda başlatıyorlar.en son Filistin devlet başkanı ile İsrail devlet başkanı ankarada tbmmm de elele tutuşup dünyaya barış mesajı verdiler .bu türkiyenin gücünün ne kadar arttığını gösteriyor.ben her zaman söylüyorum dünyada 20 tane önemli konu varsa Türkiye bunun 15sinde başrol oyuncusudur.Türkiye önemlidir.Sn muhalefet temsilcilerinin görmek istediği gibi okyanusta garip bir ada değildir burada isteyen istediği gibi istediğini yapamaz burada yaptırmazlar dünyanın da bir takım şeyleri vardır hassasiyetleri vardır çünkü bu ülkede yaşanacak bir buhran bu ülkede yaşanacak kaotik bir durum onların ülkesini de etkileyecektir.onun için gerek Rusya gerek Amerika gerek Nato çevreleri gerek Çin gerek Avrupa birliği herkez önemsemektedir.çünkü türkiyenin artık bir ağırlığı vardır.biz batı ile ilişkileri geliştirirken doğu ile ilişkileri de geliştirdik.islam konferansı örgütünün başına ilk defa bir türk genel sekreter seçilmesini sağladık.bunlar öyle önemli gelişmeler ki bakın BM genel sekreteri dünyanın en büyük korkusu haline gelen medeniyetler çatışmasını engellemek üzere medeniyetler ittifakı projesi geliştiriyor ve eş başkanlığına TC Cumhuriyeti Başbakanına soruyor bunun eş başkanı olur musunuz diye bu Türkiye de herkesin ama herkesin onur duyması gurur duyması gereken bir gelişmedir.
MB:egemen bey son soru hani bir laf vardır beyaz sarayın telefonları meşgul çalar diye sizin dediğiniz o kaotik durumlara benzer durumlar olsa diyelim ki parti kapatılsa yada şöyle bir şey olsa Avrupanın telefonları veya beyaz sarayın telefonları meşgul mü çalar boşa mı düşer cevap veren olur mu olmaz mı ne dersiniz?
EB: valla onu onlara sormanız lazım. Ama ben böyle bir gelişmenin yaşanacağına inanmadığım için bu konuyla da vakit harcamamız gerektiğini düşünmüyorum.
MB:hatlar düşmedikçe ondan sonra da…………….
EB:bence belirli makamlara gelmiş insanlar o devletin hassasiyetlerini ve Türkiyenin dış politikasını iç politikasını bölünmez bütünlüğünün önemini anlayan insanlar türkiyenin farklı bölgelerinde farklı kesimlerinde ilk defa ben farklı etnik grupların farklı dini grupların farklı kültürel grupların yüzünün ankaraya dönük oldugu bir dönemde onların yüzlerini Türkiye dışında bir takım yerlere çevirtme çabası içerisine girenleri engelleyeceklerine inanıyorum.ben türkiyede hepimizin sonuçta aynı gemide olduğuna inanıyorum.sağcısı da solcusu da askeride sivili de genci de yaşlısı da kadını da erkeği de doğulusu da batılısı da hepimiz aynı gemideyiz bu gemi limana sağsalım varırsa hepimiz bundan kazançlı çıkarız. Ama bu gemi su almaya başlarsa Allah korusun bir zarar görürse hepimiz zarar görürüz bizim bu bilinçle yaklaşmamız gerekiyor. İzleyicilerimiz müsterih olsunlar Türkiyede iktidarda ne olduğunu bilen bir parti var ne yaptığını bilen bir ekip var biz türkiyeye buhran yaşattırmayacağız. bu yüzden biz her zaman Türkiye kazanacaksa biz kaybetmeye hazırız. Ama Türkiye AK partiyle hep kazandık bundan sonrada uzun yıllar hep kazanmaya devam edecek bundan kimsenin şüphesi olmasın
MB: bundan sonra da Brüksele Fatihin torunları olarak bu gemiyi yürüteceğiz
EB:gemi limana mutlaka sağsalim varacaktır.ondan kimsenin şüphesi olmasın
MB:egemen bağış çok teşekkür ederim
EB:ben teşekkür ederim.